Gölge Oyunu

Siyasi arenaya Batı kamuoyunun göz bebeği olarak adım atan Saddam Hüseyin'in kamuoyundaki algısı, Batılı devletlerin planları değiştiğinde nasıl tam tersine çevrildi?

II. Dünya Savaşı sırasında İngilizler ölü bir adama yepyeni bir kimlik kazandırdılar ve Almanların çok önemli bir müttefikini kaybetmesine sebep olan bir planı hayata geçirdiler.

I. Dünya Savaşı sonrası İtalyan hükûmetindeki siyasal boşluktan faydalanan Mussolini, "Kara Gömlekliler" örgütünü kurdu ve halk desteğini arkasına alarak korku siyaseti girişimlerine başladı.

Japonların Pearl Harbor saldırısı, ABD halkını savaş yanlısı yapmaya yetmemişti. Radyonun gücüne başvuran ABD hükûmeti önce kendi halkını, sonra dünya halklarını kendi propagandasının mahkûmu yapmayı başardı.

Bolşevik Devrimi'nden sonra Rus halkını birleştirme vazifesini başarıyla tamamlayan Kızılordu Korosu'na aynı görev, Nazi Almanya'sı saldırmazlık paktını bozup Rusya'ya saldırınca da düştü. Kısacası marşlar ve şarkılar, Sovyet halklarını bir arada tutan bir tutkal gibiydi.

I. Dünya Savaşı kazanı kaynarken İngilizler güçlü bir araç keşfetti: Propaganda. Wellington House'u kuran İngilizler, hem müttefiklerini kendi taraflarına çekerek hem de harbi psikolojik boyutlara taşıyarak birçok ülkeye karşı üstünlük elde etti.

Avrupalılar Afrika'ya ilk gittiklerinde orayı yeterince rahatça sömüremediklerini fark ettiler. "Apartheid" adında bir rejim ve daha nice uygulamayı hayata geçirerek işleri yoluna koydular. Ta ki Mandela adında bir adam gördüklerinden rahatsız olana dek.

Televizyon... John Kennedy'yi hem vezir etti hem de gözden düşürdü. Üstelik suikasta uğrayışını bile tüm ABD halkına izlettirdi. ABD, itibarını tazelemek için Vietnam'a girdi ancak devletin bazı gerçekleri televizyondan gizlemesi gerekti.

I. Dünya Savaşı'nda hezimete uğrayan Alman halkının onları yerden kaldıracak sözlere, şık üniformalara ve gözlerine hoş gelecek sembollere ihtiyacı vardı. Tesadüftür ki bir gencin, tam da bu ihtiyaçları karşılayacak fikirleri ve tüyleri diken diken eden bir hitabeti vardı.

II. Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler ile ABD, seyir zevki oldukça yüksek bir yarışın içindeydi. Üstelik hem kendi halklarının hem de dünya halkarının gözleri onların üzerindeydi. Nihayetinde bu iki süper güç, rekabeti gökyüzüne taşıdı, yani uzaya.