Aziz Mahmud Hüdayi: Aşkın Yolculuğu

Mahmud, kadı naibi olarak atandığı Bursa'ya ailesiyle birlikte yerleşir. Adalet konusunda taviz vermeyen Mahmud'u önemli sınavlar beklemektedir.

Merhum kadının ölümünü şüpheli bulan Mahmud kadıyı, onunla sorunu olan birinin öldürdüğünü düşünür ve delil aramak için eski dava kayıtlarını inceler.

Merhum kadı hakkında ipucu ararken tıkanan Mahmud, kadılık vazifelerini yerine getiremeyecek kadar dalgınlaşır. Bu esnada Dilaver Bey'in, halk meydanında sahnelenecek gölge oyunu için özel planları vardır.

Mahmud, Kadı Burhanettin'in ruznamesini aramak üzere Subaşı Doğan'ı gönderir ancak ruznamenin peşindeki tek kişi o değildir.

Dilaver, merhum kadının yazısını taklit ettirerek sahte bir günlük yazdırıp kütüphaneye koydurur.

Kethüdalık yolunda önünde engel kalmasını istemeyen Dilaver, karşısındaki en güçlü aday olan Ödemiş'e tuzak kurar.

Kethüdalık töreni için şehre Şehzade Murad'ı davet eden Dilaver, tebdilikıyafet gezen Şehzade'yi tanımayıp azarlar. Hatasını fark ettiğinde beti benzi atar.

Simon ile yaptığı münazarayı kazanan Mahmud'a Şehzade Murad yüzüğünü hediye edince Mahmud'un tavırlarında bir değişiklik görülür.

Dilaver Mahmud'u intihal etmekle suçlayınca aralarındaki gerilim tırmanır. Nihayetinde Mahmud pişman olur ve helallik ister.

Mahmud kırdığı kalpleri tamir etmenin yollarını ararken Dilaver ve Üftade arasında sürtüşme yaşanır.

Nazırzade'nin vefatının ardından neredeyse herkes yas tutar. Ancak yeni bir kadı seçilmesi gerektiği için bir yandan da kadı adaylarının isimleri yükselmeye başlar.

Mahmud Bursa'yı terk etmeye hazırlanırken hiç beklemediği bir haber alır. Bu esnada Üftade, sahte günlüğü okur ve yazılanların Burhaneddin'e ait olmadığını anlar.

Cezası verilen Dilaver'i ailesi de terk edince kimsesi kalmaz. Burhanettin'in katillerini cezalandıran Mahmud, içinde ne ile dolduracağını bilemediği bir boşlukla baş başa kalır.

Gördüğü rüyalar ve sanrılardan ötürü iyice kötüleşen Mahmud, çareyi tüm dünyalıklarından arınarak Üftade'ye intisap etmekte bulur.

Mahmud yeni hayatı için heyecan içindeyken eşi ve çocukları çok mutsuzdur. Üftade'nin verdiği görev üzerine pazarda ciğer satan Mahmud ilk defa böyle bir şey yaptığı için tedirgin olur.

Mahmud'un riyazeti çetin geçer; onu güçten düşürür ve aklıyla oynar. Bu esnada mahalleli kadınlar, Safiye'den çocuklarına Kur'an okumayı öğretmesini ister.

Kulağında sürekli bir uğultu duyan Mahmud elini istemsizce kulağına götürür durur. Müritleriyle bir orman gezisine çıkan Üftade, nihayetinde Mahmud'a Hüdayi ismini verir.

Ramazanın gelmesiyle beraber müritler fakirler için yardım hazırlayıp dağıtır. Üftade için üzüm aramaya çıkan Mahmud kendini bir kuyunun dibinde bulur.

Üftade, Mahmud'u halifesi yaparak onun Sivrihisar'a gitmesini ister. En başta gitmek istemeyen Mahmud, nihayetinde bayram günü küslükleri bitirerek yola çıkar.

Mahmud aldığı kara bir haberle Bursa'ya yola çıkar; Üftade ölüm döşeğindedir. Hocasına veda edip şehri tekrar terk eder.